21 Aralık 2011 Çarşamba

Günaydın

Bir "selam naber?" mesajıyla başlar bir aşk bazen. Yavaş yavaş, ağır ağır ilerler muhabbet. Peşinden eğlenceli konuşmalar. Bazı şeyler paylaşılmaya başlanır. Sabah aniden uyanırsın telefon yatağın bi kenarına sıkışmış, mesajlaşırken uyuyakalmışsın. Gözünü bile açamayacak haldeyken tek gözünü aralayarak "günaydın" diye mesaj atarsın. Aslında o mesajda günün aydınlık olmasından başka her şey anlatılır. O öyle içten gelen bir günaydındır ki; sıcaklığı güneşi kıskandırır. Ne "seni seviyorum"lar, ne "ilan-ı aşk"lar gizlidir içinde.


Beğenip gönderdiğin şarkı sözleriyle, okuduğun  kitabın orta sayfalarından bi şiirle, karşılaştığın sözlerle anlatmaya çalışırsın aşkını. Günler birbirini kovalarken kalbin de onun peşindedir. An olur bi cesaretle dökersin içindeki her şeyi. Gecen gündüzün olur artık. 


Karanlıklar aydınlığa, sonbahar ilkbahara, içindeki soğuk alev alev yakan bir ateşin sıcaklığına ulaşır. Onu gördüğün zaman içindeki kelebekler kıpırdamaya başlar. Elini tutup kokusunu içine doldurduğun o an dünyan değişir. 


İşte her güzel şeydeki gibi bunun sonu da geldi. Ayrıldın. Bitti.. Bitmedi. Biter mi? Bitemez. Öyle kolay bitse aşk acısı olmazdı zaten. Ama aşktaki asıl olay senin olmasa da etrafında olmasından mutlu olmaktır. Arada gözlerini kaçırarak baktığını görünce, tesadüfen yalnız kaldığınızda konuşunca, yanından geçince o tanıdık kokuyu aldığında içinde doğan heyecanla hayattan zevk almaktır. 


O gitmiştir. Belki başkasına, belki yalnızlığa. Sen gitmezsin. Gidemezsin ki. Ondan başka gidecek bi yerin yok çünkü. Başkasıyla olunca onu aldatacağını düşünürsün. ama unutma ki; aldatmayan erkek beceriksiz değil, ONURLUDUR !







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hayatı Ertelemek

Gemide, otobüste giderken meraklı gözlerle baktığımız, bir gün gideyim dediğimiz yerler olmuştur hep. Bi' deniz fenerine, bi' dalgak...