11 Eylül 2011 Pazar

Tutuklu..

Bazı insanlar tarihi milattan önce/milattan sonra diye ayırmaz, o'ndan önce/o'ndan sonra olur. Kimi için ondan öncesi boşluktur, kimi için ondan sonrası. Birçoğu aşkta iyi halden müebbet yemiştir, tutuklu kalmıştır. Oysaki o varken aylar yıllar, bir kış günü kadar kısayken o yokken kısa kış günleri, aylar yıllar gibi geçmez olur. Ayrılığın ölümler kadar kan dondurucu soğuğunu ne bir ceket, ne bir ateş kesebilir; sevgilinin hayali kadar.. O'ndan sonra hayallerle yaşamaya başlar insan. Tıpkı arkadaşı olmayan bir çocuğun yastıklarla koltukların arasına inşa ettiği o dünyada tek başına oynadığı evcilik oyunu gibi. Çocukluktan kalma kırık dökük o hayal gücüyle kurduğumuz dünyada hergün daha güçlü hayallerle yaşarız aşkımızı. Bazen yaralarımızı sardıracak kişileri almaya çalışırız, o'nla o kadar doludur ki sığmaz. Hem bomboş hem ağzına kadar dolup taşan bir dünya. Öyle ki sadece boş kaldığımız zamanlarda değil, yürürken, alış-veriş yaparken, derste, işte, hatta arkadaşlarla eğlenirkenz dünyada hergün daha güçlü hayallerle yaşarız aşkımızı. Bazen yaralarımızı sardıracak kişileri almaya çalışırız, o'nla o kadar doludur ki sığmaz. Hem bomboş hem ağzına kadar dolup taşan bir dünya. Öyle ki sadece boş kaldığımız zamanlarda değil, yürürken, alış-veriş yaparken, derste, işte, hatta arkadaşlarla eğlenirken bile iki dünyayı birbirine aktarırız, aynı anda yaşarız farkında olmadan. Halimizden mutluyuz belki, belki o varken bile hayali kadar mutlu edememiştir bizi. Tabi her zaman olduğu gibi onu unutmamızı isteyen sevenlerimiz vardır. Biliriz ki bu aşk bizi yorar, yıpratır, bize zarar verir ama farkında olarak bir kulaktan girer öbür kulaktan çıkar nasihâtler. İşte o zaman uzaklardan bir şarkı duyulur..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hayatı Ertelemek

Gemide, otobüste giderken meraklı gözlerle baktığımız, bir gün gideyim dediğimiz yerler olmuştur hep. Bi' deniz fenerine, bi' dalgak...