21 Ocak 2012 Cumartesi

Başlığı Olmayan Aşk

Duvarımın bi köşesinde, telefonumun ekranında, bilgisayarımın ekranında onun resmi.. Önümde ağzına kadar dolu küllük, yanında acı bir çay ve saat 06.12 günlerden Cumartesi. O hepsinden önemlisi beynimin her lobunda çığlık çığlığa. Yüzü ve hayali nerede çok iyi biliyorum ama onun nerede olduğunu, aklına kimin olduğunu, rüyalarında ,arkadan geçen bi figüran misali, var mıyım yok muyum onu bile bilmiyorum.. Bugün aşkın en acı günlerinin başladığı gün. Bugün yerin dibine girişimin ilk günü. Yıllardır aşk acısıyla oynadığım kovalamacada yakalandığım gün.. Ayakta uyumuş gibi daldığım hayalden sol gözüme kaçan sigara dumanının verdiği yanma hissiyle biraz tepki verip tekrar daldığım zamanlar işte..


Eş dost "git konuş abi olursa olur zaten", "bence yüz yüze konuşmanız lazım" gibi masumane yol göstermeye çalışıyorlar. Ama bilmiyorlar ki sadece gözlerime bakınca konuşmayı unuttuğumu. 

İnsan aşkta aşık olduğu kişiyi kendinden çok üstün olduğunu düşündürecek kadar çok sevdiğinde kaybeder..

Ehliyetim olmadan, araba kullanmayı bilmeden bi arabam olması kadar anlamsız zaten benim olması. Kendimi nasıl sevdireceğimi bilmeden, içindeki acıları, kalbindeki zayıf noktaları, aklında  ve rüyalarında kimi beslediğini kime kin beslediğini bilmeden ne kadar zaman benim kalabilirki? Oysa herkes onu çok istediğimi sanıyor.. Sevmek, aşık olmak illa onun elini bırakmadan saatlerce yürümek veya tutunulası gözlerine hiç bıkmadan bakmak değilki.. Aşk dediğimi o yanında olmadan bunları yapabilmek. 

Belki de sizi o kadar seviyordur ki aşırı sevgisi sevgi eşiğini aştığı için sevmediğini sanıyordur, olamaz mı? Tabi ki olamaz. Siz hiç hoparlöre yakın olduğu için çıkan manyetik sesle umutlanıp operatörün bile mesaj göndermediği kadar yalnız kaldınız mı? Yazdığı sözleri, dinlediği şarkıları ezberlediğimi biliyorum. Eminim kendisi bile aklında tutamıyordur. 

"Banane senin aşk acından" da diyebilirsiniz doğal olarak. Benim de elimde olan bir şey değil. Gidip ona sulanan, yakınında olan, aklında olduğunu düşündüğüm çocukları dövmek yerine yazarak, şarkı dinleyerek rahatlıyorum.

Öyle bir sevmek düşünün ki, neyse vazgeçtim ben bile düşünemiyorum bunu. Hayat bazen çok "Biz dört kişiyiz gardaaş !"




1 Ocak 2012 Pazar

Aşkın Sonu Hüzünlü Bir Masal

"Şimdi burda olsa neler neler yaparım. Önce sarılırım sımsıkı. Günlerce bırakmayacak gibicesine. Yanaklarını, dudaklarını morartana kadar öperim. Sonra yanına yatar başını göğsüme koyar sarılır uyuruz. O uyusun ben onu izliyim hatta. Saçlarını okşayayım. Nefesini yüzümde hissedeyim. Tam dayanamayıp öperken uyansın o da öpsün sıcacık. Tekrar sarılsın hiç bırakmasın. Kalkalım birlikte yemek yapalım. Dizime yatsın ellerimle yedireyim. O yemeği yesin ben onun ellerini yiyim. Bi aşk filmi koyalım. Önce birbirimize sarılalım battaniyeyi de kendimize sarılalım izleyelim filmi. Birlikte ağlayalım. Son öpüşme sahnesinde biz onlardan daha gerçek öpelim birbirimizi. Hatta dünya dursun tek gerçek o olsun. Hiç bitmesin. Kokusu kendimden geçirsin beni. Silsin gözyaşlarımı. "Sen ağlarsan ben kan revan içinde olurum" desin. Bitmesin hiç bu mutluluk." diye düşünürken uyuyakalmışım. Sarıldığım yastık yataktan düşmüş çoktan. 


O bile kaldıramadı demek bu hayali. Sen de kaldıramamıştın oysaki. Gidişin bu yüzden değil miydi? Kiminin götüne rahat batar kimin gönlüne mutluluk. Sana batan neydi? Bunu sen de çok iyi biliyosun, benden sonra kimse benim kadar sevmedi seni. Evet senden çok seven oldu beni ama seni benden çok seven olmadı. "Olmayacak, olmaz, olamaz!" demiştim sana. Ben de senden başkasını sevemedim gittiğinden beri. Gerek de yok zaten. Çünkü hala seviyorum seni. Seni sensiz seviyorum. Hayalin ve bir yastık sadece sımsıcak ellerini veremiyor bana. Geri kalan her şey aynı. Bir de nefesini yüzümde hissederek duyduğum o "seni seviyorum"u vermiyorlar. Olsun. Sen de pek söylemezdin zaten. 


Rüya da olsan, hayal de olsan, gerçek de olsan gelme artık. Hiç değilse hayalin aldatmıyor. Hatta ölmeni istiyorum. Hiç değilse yattığın yer belli olur.





Hayatı Ertelemek

Gemide, otobüste giderken meraklı gözlerle baktığımız, bir gün gideyim dediğimiz yerler olmuştur hep. Bi' deniz fenerine, bi' dalgak...